Aynı yaşlarda olmasak bile hemen hemen aynı zamanları beraber paylaştık seninle!.. Aramızda olan üç beş yaşlık fark seninle benim arkadaşlık, abi kardeşlik ilişkime daha da değer katmıştı.
En önemlisi de, çocukluk ve gençlik çağlarımız yakın olduğu kadar, evlerimiz de bir o kadar yakındı.
Adeta iki ev bir aile gibiydik. Gerek muhterem ve merhume validen Haci Sülbiye abla ve gerekse muhterem merhum baban Haci Ali ağabeyle bizim hanemiz çok ama çok sıcak dostlardı.
Seninle mal bekledik, çobanlık yaptık, seninle çelik çomak oynadık! Seninle derelere yüzmelere gittik ve hatta benden sonra köyümüzden ilk İmam Hatipli sen oldun. Bir anlamda ağabey olarak beni takip ettin.
Samsun’da başladığın İmam Hatibi Rize’de ikmal ettin. Senin devren olan eski İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’la Mecliste çok kere seni yadederdik. Duruşu olan bir delikanlıydın.
Sen İmam Hatip lisesini ben de üniversiteyi bitirmiş, Samsun’da 1976-77- yıllarında ben müftü muaviniyken, yakın dostum ve ağabeyim olan merhum Burhanettin Kayhan ( Başbakan Müşaviri) ve yine merhum Cevat Ayhan Zirai Donatım Genel Müdürüyken, senin sınavla bu kurumda göreve başlaman sağlanmıştı. Uzun zamanlar aynı kurum ana değişik mekanlar ve sonunda İstanbul İETT’de uzun yıllar görevde bulundun.
Şengül gibi ( Doç.) akademisyen bir kız ve iki de aslan parçası delikanlı evlatlar yetiştirdin.
Çok büyük bir sevgi ve bağlılıkla yuvanı kurduğun Sevim bacımızı, şimdi geride bıraktığın evlatlarına emanet ettin. Biliyorum her fani için kaçınılmaz bir sonu yaşarken eşlerden biri diğerini evlatlarına ve her şeyden önce Rahmana emanet ederler.
Sen de şimdi bu durumda gerçek emaneti sahibine, sana emanet edilenleri de diğer varislerine bırakıyorsun.
Son bir kaç yıldır yaşadığın akciğer kanseri ve başarılı tedaviler seni son korona illetine kadar sağlıkla taşıdı. Ne varki, bu habis illet koronayla bir araya gelince sana aman vermedi. Hastanedeki tüm sürecin, uzakta da olsam yakın takipçisiydim. Başta, İstanbul/ GATA ABDÜLHAMİD HASTANESİ BAŞHEKİMİ PROF. DR. ALİ RIZA ODABAŞ olmak üzere tüm fedakarane çalışan hekim ve personeline teşekkür ediyorum. Senin için yapılması gereken her şeyi yaptılar. Ancak hiç bir şey takdirin önüne geçemezdi. “ El mukadder, la yuğayyer!” Takdir olunan değişmez.
Allah makamını cennet, manzurunu cemalullah olarak ihsan eylesin!
Ne var ki bunca sevdiğim, altmış yıllık hatıralarını paylaştığım sevgili kardeşimin cenazesine AĞIR GRİP rahatsızlığım nedeniyle katılamayacağım. Tüm ailen ve sevenlerine tekrar tekrar sabırlar diliyorum.
MUSA UZUNKAYA
Çok sevdiğim değerli bir arkadaşım, kardeşim, altmışlı yılların sonlarında Samsun’da okuduğumuz yıllarda birlikte hafta sonları Dereköy’den ve Taflan’dan köye kadar pek çok kez geleceğe dönük sohbetler ederek yürüyüp yolculuk yaptığım yol arkadaşım, avcılık arkadaşım, mal bekleme arkadaşım, çocukluk döneminin oyunlarını birlikte yaşadığımız oyun arkadaşım, sohbet arkadaşım, özel sırlarımı paylaşacak kadar yakın gönül bağlarımın olduğu sırdaşım Hüseyin ŞANLIER kardeşimin günlerdir her an gelecek diye korkarak beklediğimiz acı ölüm haberiyle sarsıldım ve derin bir üzüntü duydum.
Kendisine Allah’tan gani gani rahmet diliyorum.
Bu vesileyle kıymetli eşi Sevim yengeye, sevgili evlatlarına, torunlarına, kardeşlerine ve tüm ŞANLIER AİLESİ’ne başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
Gerek son iki aylık yoğun bakım sürecinde ve gerekse öncesindeki uzun ve yorucu kanser tedavisi sürecinde çekmiş olduğu tüm acıların, ağrıların ve ıstırapların günahlarına kefaret olmasını Allah’tan niyaz ediyorum.
Allah (C.C.) O’nun ve tüm ölmüşlerimizin mekanlarını cennet etsin, nurlar içinde yatsınlar inşaallah.
CELAL UZUNKAYA