Orhan ŞANLIER orhansanlier@hotmail.com
16/02/2013 SORUNLU SORUMLULAR “Bu ülkenin insanı olarak sorumluluğumuz yalnızca bulunduğumuz yaşadığımız yerlerle ve sadece yaptığımız işlerle sınırlı değildir.Sorumluluğumuz tüm vatan ve tüm konulardır.” ( Orhan Şanlıer ) Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın kültürünün yerle bir edilmesi adına dile getirdiğim bir cümle ile başlamak istedim.Yaşadığımız binada komşularımızdan birinde ters giden bir şeyler varsa,oturduğumuz sokakta bir vatandaşımızın içinden çıkamadığı bir konu oluşmuşsa,mahallemizin bireylerini ilgilendiren güzel öneriler söz konusu ediliyorsa,ilçemizde,ilimizde hastamızı,fakir fukaramızı,öğrencimizi,yaşlımızı,kimsesizlerimizi,sokak çocuklarımızı,amirimizi,memurumuzu öyle yada böyle bir şekilde ilgilendiren her ne konu varsa;sorumluluk sahibi her insan buralardan kendine paylar çıkaracak ve bu paylaşım kültürü ile sorunlar çok daha kolay çözüm yoluna girecektir.Toplumumuzun yaşadığı inanç ve kültürel kirlilikleri karşısında,sorumluluk sahiplerine sorumluluklarımızı hatırlama ve hatırlatma babında bugün EMANET konusunu işlemek istedim.Emanet deyince aklımıza, korunmak üzere bize teslim edilen,istenildiğinde de sahibine teslim edilmesi gereken şey gelir.Canımız,mallarımız,makamlarımız,başkalarının emanetleri vs. Emanet,en küçüğünden en büyüğüne,bütün sorumluluklarımızı kapsar.Dolayısıyla emanetten söz edilince ,hayattaki bütün sorumluluklarımızdan söz edilmiş olunur.Emanet söz ve bilgi emanetinden başlayarak eşya ve idare konularına doğru genişler.Görevini doğru yapmayan gerektiği gibi yapmayan öğretmen,gazeteci,hatip;alış verişine,üretimine hile ve hurda karıştıran esnaf ,üretici;EMANETE HIYANET ETMEKTEDİR.Bulundukları görev ve makamlar sebebiyle toplumun malında tasarrufta bulunanların sorumlulukları daha ağır ve büyüktür.Tüyü bitmemiş yetimin ,fukaranın hakkı olan devlet malından şahsına ,ailesine,çocuklarına imkan kullananlar,hayali ve sahte belgelerle,makbuzlarla devleti,milleti dolandıranlar,iyi niyetlerine karşın görevlerini yapmayarak devletin milletin parasını çar çur edilmesine sebep olanlar,vergi kaçıranlar,aldığı maaşın hakkını vermeyenler;Haklının hakkını teslim etmeyenler,yetkilerini yanlış kullananlar,çıkar hesapları ile doğrulardan şaşanlar EMANETE HIYANET ETMEKTEDİR.Bunları çoğumuz bilmektedir.Sokağımızda,mahallemizde,işyerlerimizde,ekranlarda,gazete sayfalarında,makam koltuklarında,hemen hemen her yerde yanı başımızdadırlar.Bunlar bulundukları konsepte öylesine çarklar oluşturmuşlardır ki sorumluluk sahiplerinin soylu karşı duruşları,sessiz topluma ,sorunluluk olarak yansıtılmaktadır.Sayelerinde ortaya SORUNLU SORUMLULAR diye yeni bir zümre çıkmaktadır.Bu noktada güzel dinimizi referans alarak bir açılım yapmak istiyorum.Zira emanete hıyanet ederek hain durumuna düşenlerin pozitif hukuk nezdinde cezalarını takdir etmek ilgili kuruluşların veya mahkemelerin görevidir.Soruşturmaya,kovuşturmaya uğramış, gücü ve iktidarı ile es geçilmiş veya gücü ve iktidarı ile aklanmış yukarıda belirtilen hain sınıfına şimdilik hatırlatılacak anca ilahi adalet ve yerin altıdır.Peygamberimize sahabesinden Rifaa B.Zeyd bir hizmetçi tahsis etmişti.Bu hizmetçi Vadil-Kura seferinde isabet aldığı bir okla şehit düşmüştü.Şehitliğin İslam inancında ne denli büyük bir öneme sahip olduğunu bilen sahabeler ,hizmetçisinin başında durarak vah vah diye söylenen Hz. Peygambere “ hoş gör ya Resülellah hoş gör.İşte şehit düştü” diyerek taziyede bulunurlarken Hz.Peygamber; “Böyle konuşuyorsunuz ama,onun Hayber savaşı gününde ganimet malından aşırdığı birkaç lira değerindeki bir parça şu anda alev alev ateş olmuş onu yakmaktadır! Onu biliyor musunuz?” diye buyurur.Demek ki kamu malına hıyanet eden kişi Hz. Peygamberin huzurun dada şehit düşse o hıyanet onun peşini bırakmamıştır. Ey emanete şu şekilde ,bu şekilde hıyanet içerisinde bulunanlar ! Vay geldi halinize. Orhan ŞANLIER
|