• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/FACEBOOK
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905324954370
  • https://www.twitter.com/Twitter
  • https://www.instagram.com/İnstagram
Musa Uzunkaya
musauzunkaya@gmail.com
HAYVAN SALDIRILARI
18/06/2017



YAZARIN VİDEO SOBETLERİ
       (GİRİŞ İÇİN TIKLAYINIZ)





HAYVANLARI ( KÖPEKLERİ)
KORUYUP İNSANLARI MAĞDUR
EDENLERE!

( Dikkatle okumanız dileğimle!)
( Bir başka dikkat!..
Ben, “ Merhameti olmayana merhamet olunmaz!..” ve “ Yerdekilere merhamet edin ki, mele-i a’lanın, yani gök yüzü mensupları olan meleklerin de size merhameti olsun!.” buyuran peygamberin ümmeti ve tüm canlılara duyduğu şefkatin esiri, zebunuyum. Sakın kimse benim hayvanları sevmeme töhmetine kapılmasın!..” )
2021- yılı içerisinde TBMM’de yapılan yasal değişiklikler çerçevesinde, hayvanları insanlardan bir adım daha öne çıkararak, hayvan olmaları nedeniyle onların insanlara karşı işlediği hiç bir ceraimden sorumlu tutulmamaları söz konusu olurken, insanların onlara karşı işleyebileceği veya işlemiş oldukları suçtan çok ciddi cezalara maruz bırakılmaları bu yasayla pekiştirilmiş, tezyid ve teşdid edilmiş,
hayvanlar adeta bir adım önümüze geçirilmişlerdir.
Türkiye’de hemen hemen gün geçmiyor ki, ya sahipli ya da sahipsiz ( sokak köpeği ) faciası, yaralama ve ölümle sonuçlanan, adeta yasal güvenceli bir cürüm ve cinayet işlenmemiş olsun.
Bilemiyoruz belki de yarınlarda insanların kızdığı komşusu ve geçmişe ait husumeti olan bir zatı ifna edip suçtan da sıyırabilmenin en kolay yolu, tuttuğunu koparan, sıktığını boğan, azmettirilir ve eğitimle yönlendirilirse hasım gücü ölümle ortadan kaldırabilen, evlerimiz ve apartman komşularımızda beslenen, koridorlarda aslanlar gibi kükreyen, değil sabah vakti mahmur gözlerle evinden okula gitmekte olan çocuklar için, işine gidecek bir çok aile için bile bir tehdid aracı gibi beslenen, cinsleri itibarıyla yırtıcı ve parçalayıcı oldukları bilinen köpekler sayesinde insanlar ciddi tehdid altında yaşıyorlar.
Sokak köpekleri, aralarındaki hayvansal iç güdü ile dayanışma sonucu, yalnızken çok kere masum zannedilirken, üç, beş bazen on ve daha fazla bir araya gelen köpeklerin yanından, parklardan ve ara sokaklardan hele de tenha bir vakitte geçebilene aşkolsun!
Mesela, sabah namazına mahallelerde camiye gitmek isteyen benim gibi yaşlı insanlar eline sopa, baston beline de, silah koymak zorunda kalabiliyor. Ne bahasına köpek onu parçalasa, yaralasa ve hatta öldürse gam değil. Çünkü köpektir, hukuki bir sorumluluğu yoktur. Ona verilebilecek en büyük ceza,
el bebek gül bebek, belediyelerin hazırladığı barınaklarda yemek artıkları veya avrupadan insanı iyi parçalasınlar diye ithal ettiğimiz mamalarla besleyip yedirdiğimiz o barınaklarda -herhalde onlar için hapishane sayılıyor- ölene kadar köpeklere hizmet etmektir.
Bunu afaki iddia etmiyorum. Müdellel olarak söylüyorum.
Gaziantep’teki dört yaşında Asiye yavrumuzu, o güzeller güzeli evladımızı- inşallah yaşar- ancak yaşadığı sürece gerek psikolojisi ve travmaları ve gerekse bedensel sekellik ve arızaları üzerinde bir ömür yaşayacak o çocuğu paramparça, tüm ailesini adeta komalık eden ev köpeği pitpulu ve o cins köpekleri besleyenlere ve buna benzer yaşanan hadiselerde köpek sahiplerine hangi ceza verilmiş?
Benzeri bir vakada bundan bir ay önce köpek sahibi “ adli kontrol şartıyla” serbest bırakıldı. O ay yüzlü yavrumuzun ameliyatlı yüzünü, ömür boyu o izi taşıyacak olan evladımızın durumunu hangi yargıç ve bu kanunu çıkaranlar, o yara izini bir ömür kendi vicdanlarında silinmez bir yara olarak hissedecekler, taşıyacaklar mı?
Ben bu yasa çalışması parlamentoya taşındığı ve görüşmelerin yapıldığı bir süreçte, bu yasa çalışmasının kahramanlarından birisi ve belki de en önde olanı ve üstelik de bir anne olan zatın yanlış yapmakta olduğunu, iktidar partisinin etkin ve yetkin olan grup başkanvekillerinden birine iletirken, bir de karadenizli TEMEL ve DURSUN FIKRASI’nı - filim olarak- gönderip, yarın size;
“ Madem ki, bu mecliste başta sokaklarda veya evlerde el bebek gül bebek ithal mamalarla beslenen kediler ve köpekler olmak üzere hayvanların hakkını koruyanlar var da, bizim yaşama hakkımız dahi korunamıyorsa, hakim bey beni asın!” diyecek yeni Temel’ler ve Dursun’ları skeç veya fıkra olarak değil gerçek olarak bekleyin dedim.
Şimdi bunlar aynıyla yaşanmıyor mu? Yaşanıyor…
Asiye’yi Akdeniz Üniversitesi Hastanesinde en iyi doktorların elinde tedavi ettirmeniz- görünürde bir devlet sorumluluğu ve bilinci- olsa da, Asiye’nin kararan ve adeta bilerek karartılan geleceğini kim aydınlatacak?
Babasını, kapıcılıktan genel müdürlüğe terfi ettirseniz, daha iyi bir konumda iş yapabilecek bir makama getirseniz yaşanan travmayı ve benzeri yaşanabilecek felaketleri önlemeye yetecek mi?
Şimdi tüm yetkililere bu konuda acil yapılması gerekenleri sıralıyorum;
1-) Acilen, istisnasız veterner ve ilgili kurumlarda kayıtları olan zarar verebilecek cins ( pitpul. v.s.) köpekler derhal sahiplerinden belediye, zabıta ve polis marifetiyle- tek bir istisnası olmaksızın- tıpkı kanun kaçaklarına yapılan baskınlar gibi bu köpekler toplatılmalı, kısırlaştırılmalı ve belediyelerin barınaklarına aktarılmalıdır.
2-) Buna mani olmak isteyen, köpeğini saklayan veya teslimden imtina edenlere kanun kaçaklarını saklayanlar için söz konusu yasa gereği işlem yapılmalıdır.
3-) Sahipsiz sokak köpek, kedi ve hayvanlarını barınaklara almayan, onlar için barınak yapmayan belediyelere ağır cezalar, muhtemel köpek saldırıları karşısında yaralanan veya ölenlerin tüm tazminatları, hastane masraflarını kamu adına bizzat kendi kisey-i hümayunlarından ödemeye
BELEDİYE BAŞKANLARI ve ilgilileri müteselsilen mesul olmalı, hatta gerekirse adli cezalar ( yaralama ve öldürme) sorumluluğu ilgili olan yetkililere ait olmalıdır.
4-) Kırsalda ( köylerde) muhtarlar ilgili mülki amirleriyle koordineli olarak durumu takip etmeli, benzer durumlardan da ( Büyük Şehirlerin tümünden Belediye Başkanları sorumludur) diğer tüm il ve ilçelerde vali ve kaymakamlar sorumlu tutulmalı, tüm ülkede bu manada insan sağlığını ve insanı merkeze alan bir düzenlemeye gidilmelidir.
5-) Evlerinde, sadece zevk için zarar vermeyen cinsten kedi köpek besleyen ailelere, beslediği hayvanın aylık ve yıllık veterner ve diğer giderleri kadar da devlete vergi ödemeleri sağlanmalıdır. Kanaatimce bu bir ihtiyaç değil, lüks, özenti ve fantezidir.
Çünkü ekonomimizin büyümesine değil, başta gıdaları ve tedavileri olmak üzere bir çok giderleri dövizle ve dışardan ithal edildiği için dış ticaret açığımızın artmasına ve ekonomimizin reelde küçülmesine sebep olunmaktadır.
Bu tedbirlerin acilen alınmasını ilgililerden bekliyor, köpekzadelerin sayesinde, köpekzede olanlara geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.

MUSA UZUNKAYA

27 aralık 2021

--------------------------------------------------------------------------------------
--------------------------------------------------------------------------------------
--------------------------------------------------------------------------------------


BEN
 
Ben, Ben, ben!
Filistin’de, toprağından sürülen,
Afgan’da muzdarip,
Eritre’de, Mora’da ezilen,
Trakya’da kimliği yok edilen,
Karabağda karaları bağlayan,
Bosna’da kendi cenazesine kendi ağlayan
Etleri lime lime doğranan ben.
 
Ben, ben!
Sessiz hıçkırıklarla,
Sahte tebessümü seyrediyorum,
Yirmibire on kala asrın,
Medeni! Canavarlarının kudurganlığını
Ve dünyanın göbeğindeki bu sancıya,
Umursamazlığını, vurdumduymazlığını.
Afrika’da değil, Antartika olamaz,
Hindistan’da Babürşah camii,
Avrupa’da Bosnalıyım ben!...
 
Ben!.
Tetiklerin aynasında.
BM, aldatmacasında,
Kan kusuyorum dört bir yanımdan,
Bazan ekmek kuyruğunda,
Bazan sofra başında,
Kimi kere bir çınar gibi yıkılmadan,
Düşüyorum yan üstü,
Alnım secdede çünkü.
Ellerim duada,
Duada diller!...
Yetiş ey kimsesizler kimsesi,
Son kurşunu atmadan kafirler,
Tükenmeden müminler.
Sesimi duymadı sağır,
Derdimi-dermanımı söylemedi dilsizler.
Sana sundum istidamı,
Sana’dır bu dilekçem.
Sahibim sen,
Rabbim sen,
Mevlam sen!...
 
Ben, ben Bosna’lı Aişe’n!
Daha dün kaybetmiştim evimin yiğidini,
Kucağımda emaneti.
Nurtopu gibi yirmi aylık yetim Mehmedi,
Mehmedim, Yiğidim Efendim Alime,
Değil ağlayışım kendime,
Mehmedimin geleceğine idi göz yaşlarım,
Vatansız, babasız istikbaline.
 
Derken ansızın içeri daldı beş müsellah
Sırplı canavar!
Elleri kanlı, dişleri kanlı,
Gözleri dönmüş bu haydutlar,
Çullandılar üstüme,
Kaptı bir canavar kucağımdan
O nur gözlü emaneti,
Yirmi aylık yetim Mehmed’i,
Bağırta, bağırta önce elleri,
Sonra bacaklarını doğradı,
Solingen marka bıçağı ve,
Alman kasabı edasıyla,
İngiliz makinasında kıydılar,
Kıyma yaptılar, yavrumun etlerini.
 
Şimdi Mehmed’imden kalan,
Bir yığın can parçası kıymalar,
Bir miktar da ufalanmış kemikler,
Aman Allah’ım kabus mu görüyorum ne,
Dayanmaz bu vahşete yürekler,
Hıçkırıklar boğazımda,
Hıçkırıklar kan, kan, kan!
Yetiş ey dünya, uyan ey vicdan,
Yavrum işte bu satırla doğranan.
 
 
Ve sonra, bu da ne?
USA marka bir ızgara koydular,
Bir parça da Rus kömürü,
Helen ateşiyle yaktılar,yavrumun kemiklerini,
Avrupalı edasıyla köfte yaptılar,
Canımın su gibi etlerini,
Sırp maşasıyla çevirdiler,
Sonra Fransız tabağına koydular,
Zorla bana sundular,
Ölmek istemiyorsan
Yiyeceksin dediler,
Ölmek mi?
Bin kerre istiyordum,
Ama öldürmediler,
Biri kollarımı gerdi yana,
Biri bacaklarımı,
Sonra da,zorla açtılar ağzımı,
“Yiyeceksin” dediler bu oğul köftesinden,
Allahım sen yetiş diyordum,
Yarım saat önce;
Gözümden akan yaşım,
Yüzüne düşer diye titriyordum,
Şimdi o yavru , o can,
Köfte olmuş ağzımda çiğniyordum,
Çiğnenen, doğranan bendim, ben, ben,
Çare dileniyorum, çare Rabbim sen.
 
Sonra?!...
Sonra bitmedi vahşet,
Bu mu?
Bu öncekinden de vahşet.
Dediler; “kapıda BM askerleri,
Güvencedeyiz korkma,
Teslim et nefsini hır çıkarma,
Yoksa öldürürüz diyorlardı alçakça,
 
Ahh ölüm!...
Sen ne güzel şeysin ki,
Bir ölebilsem,
Giden Ali’mi, kıyılan Mehmed’imi görebilsem,
 
 
Ama öldürmüyordu canavarlar,
Lazımdı onlara kirletilmiş bedenim,
İmdat dedim, çare dedim,
Nafile, hepsi nafile,
Şimdi ben Bosna’da yaşıyor gibiyim,
Söyleyin ey alimler intihar mı edeyim?.
 
Ey sağır!
Ey dilsiz,
Ey densiz dünya!
Ey zalime arka, mazluma saldırgan dünya!
Irak’ta petrol,
Somali’de maden,
Yeni düzenine destek arayan dünya!
İşte sen, işte ben...
Nerede asırlarca haçlılara meydan okuyan,
Nerde Mohaç’taki o şanlı kıyam,
Yok mu, kalmadı mı sizde de vicdan,
Ey Müslüman!
Sensin iffeti payimal olan!
Sensin, evladı satırla doğranan,
Uyan, uyan, uyan ne olur,
Allah için bari sen uyan.
 
         Musa UZANKAYA
 
 
 
 
 
 
 

   N O T  ; Bu şiiri, 1993  yılında bir gazetede çıkan olayın haberi ve intihar etmek için fetva isteyen BOSNA'lı bir kadının feryadı üzerine kaleme almıştım.
     İlgililerin bu dikkat ve rikkatle okumalarını tavsiye ve temenni ederim. Saygılarımla..



2680 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Boykot - 18/02/2024
Musa Uzunkaya
Yerel Seçimler - 18/02/2024
Belediye Başkan adaylarını kim belirler
HAMZA UZUNKAYANIN ARDINDAN - 29/12/2023
HAMZA UZUNKAYANIN ARDINDAN ( YAZAN CLAL UZUNKAYA )
KADINLAR GÜNÜYMÜŞ - 08/03/2022
DÜNYA KADINLAR GÜNÜ
NECMETTİN ERBAKAN - 27/02/2022
ONA SONSUZ RAHMETLER DİLİYORUZ.
KÖRFEZDE NELER OLUYOR - 18/06/2017
KÖRFEZDE NELER OLUYOR
Trabzon-Rize futbol rekabeti - 09/06/2017
SPOR KARDEŞLİKTİR.
PAYLAŞIMLARDAN - 30/04/2017
ŞABAN İSMİNİ BİTİREN YAZAR!
PAYLAŞIMLARIMDAN - 30/04/2017
İSLAM TARİHİNDEN
 Devamı
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038
Hava Durumu
Takvim
whatsap
 REKLAMLAR